Ad:Agnieszka Danuta
Soyad:Piechowka
Yaş:27
Örnek RPG::Sabah saatleriydi. Güneş, ısrarlı bir şekilde Agnieszka'nın gözlerine kadar giriyordu. "Hep böyle olur zaten..." diye düşündü sıkılarak. Buna hiç alışık değildi, ama bu mekanı kiraladığından beri iklim, özellikle kendisine ters gelmeye çalışıyor gibiydi. Dağılmış saçlarını düzelterek merdiven basamaklarından yavaşça indi. Bu sırada bir genç kendisine çarpmıştı. Önce "Biraz daha dikkatli olsanız..." demek geçmişti içinden, fakat havasında olmasa da kibar olmak kendi elindeydi. Bu yüzden çocuğu kibarca yerden kaldırarak "Dalgın bir anınıza denk geldi, sanırım." dedi tatlı bir sesle.
Çocuk, kendisine acı acı bakıyordu. Birşeyler söylemeye çalışır gibi bir hali vardı. Sonunda, "Hogwarts'tan atılmıştım, bu yüzden üzgündüm. Kimseyi görecek halim yoktu." sözcükleri çıktı ağzından. Agnieszka, istemeyerek de olsa şaşırmıştı. Gülümsedi ve "Neden?" diye sordu sadece. Çocuk sıkkın görünüyordu. Gözlerini bir sağa, bir sola yuvarlıyor; yüzü gittikçe daha çok kızarıyordu. Agnieszka "Utanmak doğaldır." diye cesaretlendirdi çocuğu.
Fakat çocuk hala sıkıntılı ve utanmış görüntüsünden kurtulamamıştı. Agnieszka, en iyisinin sessizliği korumak olduğuna karar vermişti. Çocuk, başını yere çevirerek "Orada çok kötüydüm, anlarsınız ya... Parasal durumum hiç de özenilecek gibi değildi. Önce kabullendim, sonra alay etmeye başladılar. Sonunda dayanamadım, zengin bir çocuğun cüppelerini... Off, bunları size niye anlatıyorum ki?"
Off, bunları size niye anlatıyorum ki?"
Herhalde anlamayacağını düşünüyordu. Fakat başkalarına delilik gibi gelebilecek bu durum, Agnieszka'ya nedense normal gelmişti. Hoşgörü sınırları bazı şeyleri asla içine alamayacak olsa da oldukça genişti. Başkası olsa çocuğa Hogwarts'ta hırsızlığa tahammül edilmeyeceğini söyleyebilirdi. Ama çocuk bunu zaten deneyerek anlamıştı, tekrar bunu hatırlatmaya ne gerek vardı ki? Bu sırada aklına parlak bir fikir gelmişti:
"Durmstrang'a gitmek ister misin?" dedi çocuğa. Tuhaf bakışları üzerine çektiğinin farkındaydı, çocuk alay edip etmediğini merak ediyordu herhalde. Bir anlık sessizlikten sonra "Tabii ki isterim, ama..." diye bir cümle çıktı ağzından. Agnieszka, halden anlar bir biçimde gülümseyip "Ciddi olduğuma emin olabilirsin. Öyleyse, tüm eşyalarını toplamanı isteyeceğim senden." Çocuk, hızlıca koştu, sonra orta boy bir poşet içinde eski giysilerini getirdi. "Öyleyse gidebiliriz." dedi Agnieszka. Adını bile bilmediği bir çocuğa böyle bir iyiliği yaptığına inanamıyordu; ama bazı sürprizler, yapanı da şaşırtmaz mıydı?